RÖPORTAJ
Giriş Tarihi : 26-12-2023 11:24

Tek şifa bulamadığı kendi yarası..

1995 yılında Filistin’in Gazze şehrinden tıp eğitimi için gelen ve Türkiye vatandaşı olan Nefroloji uzmanı, savaşta 31’in üzerinde yakınını kaybetti. Babasının savaşta yaralandığını ve kendisiyle iletişimi kesildiğini aktaran Doktor Mahmud İslam, “Biz burada basit şikayetleri gidermeye çalışıyorken, orada halkımızın yaraları sarılamıyor, bu durum bizim kalbimizi yaralıyor. Bu işi yapmıyor olsaydım, olan biteni izlerken psikolojimiz daha fazla bozulurdu. Hiç değilse burada insanların yarasını sararak kendimizi teselli ediyoruz” dedi.. 1995 yılında Filistin’in Gazze şehrinden tıp eğitimi için gelen ve Türkiye vatandaşı olan Nefroloji uzmanı, savaşta 31’in üzerinde yakınını kaybetti. Babasının savaşta yaralandığını ve kendisiyle iletişimi kesildiğini aktaran Doktor Mahmud İslam, “Biz burada basit şikayetleri gidermeye çalışıyorken, orada halkımızın yaraları sarılamıyor, bu durum bizim kalbimizi yaralıyor. Bu işi yapmıyor olsaydım, olan biteni izlerken psikolojimiz daha fazla bozulurdu. Hiç değilse burada insanların yarasını sararak kendimizi teselli ediyoruz” dedi. İsrail’in Gazze kentine yönelik yaptığı bombardımanlarda ise on binlerce çocuk ve kadın hayatını kaybetmeye devam ediyor. Filistin halkının uğradığı zulme karşı ise dünya genelinde boykot yapılarak savaşın durması isteniyor. Bu çerçevede Filistin’in Gazze kentinden 1995 yılında üniversite okumak için Türkiye’ye gelen öğretim üyesi Dr. Mahmud İslam, bölgedeki savaşta 31’in üzerinde yakınını kaybetti. Babasının savaşta yaralandığını ve kendisiyle iletişimi kesildiğini aktaran İslam, savaşın ilk olmadığını uzun yıllardır halkının zulme uğradığını söyledi. “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığımı Zonguldak’ta 4 yıl mecburi hizmet yaparak aldım” Filistin’in Gazze kentinden eğitimi için Türkiye’ye geldiğini ve Türk vatandaşı olduğunu aktaran Nefroloji Uzmanı Doktor Mahmud İslam, “Normalde iç hastalıkları uzmanlığından sonra Nefroloji Yan Dal Uzmanlığı yaptım, mecbur hizmeti bitirdikten sonra Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne geldim ve 1 buçuk yıldan beri burada çalışıyorum. Gazze Shuja’iyya ilçesinden geldim. Ankara’da 6 ay kaldım, üniversiteye giriş sınavına girdim ve Marmara Tıp Fakültesi’ni kazandım. Bunun için İstanbul’a geldim ve 1995’ten itibaren İstanbul’da kaldım. Normal Tıp Fakültesi’ni 2002’de bitirdim, 2005-2010 yılları arasında İç Hastalıkları Uzmanlığı eğitimini aldım. Bir süre çalıştıktan sonra ara vererek yine 2015-2018 yılında Nefroloji Yan Dal Uzmanlığı’nı aldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığımı Zonguldak’ta 4 yıl mecburi hizmet yaparak aldım. Ve daha sonrasında Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doktora üyesi olarak geldim” dedi. “Savaş maalesef ilk değil ve belki sonda olmayacak” Ailesinin büyük çoğunluğunun kenti terk ettiğini ve sadece yaralanana babasının bölgede kaldığını belirten İslam, “Savaş maalesef ilk değil ve belki sonda olmayacak. Son savaşın ardından yaklaşık 73 gün geçti onlarca ton bomba yağdı. Memleketim, benim oturduğum ilçe 2 yıl önceki bombardımandan sonra tanınmayacak hale gelmişti zaten. Orada şuan hala aktif bir çatışma var. Ailemden sadece orada bir babam kaldı. Tabi onunla da şuanda maalesef bir iletişim yok. Diğer kız ve erkek kardeşlerim Gazze’nin Güney tarafına doğru gittiler. Çatışmalardan dolayı maalesef haber alamıyoruz. Son bombardımanda baya şehrin şekli değişti, ben şuanda evimizin durumunu bilmiyorum. 3 hafta öncesinde kadar evimizde bir hasar yoktu, babamın 2 hafta önce ayaktan yaralandığını ama genel durumunun çok iyi olduğunu yakınlarımdan öğrendim. Bizzat kendisi ile henüz konuşamadım. Kendisinin telefonu bozuldu, alacak bir telefon da yok. Hatlar zaten gidiyor, internette gidiyor. O yüzden oradaki kardeşlerim de onunla yaklaşık 10 gündür iletişimi yok” diye konuştu. “Bildiğim toplamda 31 akrabamı kaybettim” Savaşta 31’in üzerinde yakınını kaybettiğini belirten İslam, “Savaşın ilk 3 gününde amca oğullarımdan birini yine ilk hafta içinde başka bir amcamın oğlunun hanımı ve üç çocuğunu kaybettim. Savaşın yaklaşık 35’inci gününde komple bir bina yıkıldı orada da maalesef 26 yakınım şehit düştü. Şimdilik bildiğim toplamda 31 akrabamı kaybettim, evi yıkılanlar da var onlardan bahsetmiyorum bile” şeklinde konuştu. “Artık her sokağın, her ailenin bir şehidi var” Yaşadığı bölgenin her sokağında her ailenin bir şehidi olduğunu aktaran İslam, “O zulüm öyle bir zulüm ki; yüzü görünen ve görünmeyen var. Benim iki kardeşim daha önceki bombardımanlarda şehit oldu. Benim Türkiye’ye gelişim bile olaylı geçti. Ama artık her sokağın, her ailenin bir şehidi var. Eskiden bir şehit olduğunda en azından bütün mahalle ona gidebilirken, şuanda mahallenin kendisi komple şehit oluyor. Biz genelde evimizde televizyonu açmıyoruz, çocuklarımızın psikolojisi bozulmasın diye. Büyük kızım ve ortanca kızım az çok biliyorlar ama biz olabildiğince onlara yansıtmamaya çalışıyoruz, çünkü onların psikolojisini etkileyeceğini bildiğimiz için. Biz mümkün olabildiğince saklamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. “Orada yaşananlar hakkında maalesef sözler yetersiz kalır” Atılan bombaların hedefe odaklı değil, rastgele atıldığını belirten İslam, “Orada yaşananlar hakkında maalesef sözler yetersiz kalır. Birçok bomba ve roket akıllı değil, yani rastgele atılan tipte. Demek ki hedefe yönelik değil. Benim kardeşim savaşın 3’üncü haftasında Güney’e giderken önündeki açık sivil bir kamyon bombalanmış. İçerisinde göç eden insanlar var ve sivil oldukları belli. Bu sadece bir örneği” dedi. “Burada basit şikayetleri gidermeye çalışıyorken bizim oradaki halkımızın yaraları sarılamıyor” Gönüllü olarak bölgeye gitmek istediğini belirten İslam, “Biz burada bir insanın boğazı ağrıyorken, basit şikayetleri gidermeye çalışıyorken bizim oradaki halkımızın yaraları sarılamıyor. Ve bu durum bizim kalbimizi gerçekten yaralıyor. Buradaki görevimizi yapmaya devam ediyoruz. Bu işi yapmıyor olsaydım, olan biteni izlerken psikolojimiz daha fazla bozulurdu. Hiç değilse burada insanların yarasını sararak kendimizi teselli ediyoruz. Filistinli ve Sağlık Mensupları Derneği’miz aracılığı ile Sağlık Bakanlığı’na oraya gönüllü doktorlar olarak gitmek için başvurduk. Ama maalesef buna izin verilmedi, keşke benim elimde olsa bir görevlendirme ile orada hizmet yapmak istiyorum. Çünkü bizim son Nefroloji Uzmanımız orada şehit düştü. Orada Nefroloji hizmeti verecek, bizim uzmanlığımıza sahip bir doktor yok, Gazze için söylüyorum. Oraya gitmek istiyorum ve benim gibi gitmek isteyen birçok doktor arkadaşım var, orada bizden çok Cerrahlara ihtiyaç olduğu için listenin başında onlar var. Keşke gidebilsek ama maalesef gidemedik. Ben buradan Türk halkımıza teşekkür ediyorum ama keşke daha fazlasını yapabilseydik toplum olarak” diye konuştu.

Tek şifa bulamadığı kendi yarası..