DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Profesor Derki
Profesor Derki
Giriş Tarihi : 13-11-2021 17:56

İNTERNET BAĞIMLILIĞI : ÇOCUKLARIN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

İNTERNET BAĞIMLILIĞI : ÇOCUKLARIN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Çocukların psikososyal gelişimlerini olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek pek çok dış etkenden söz edilebilir. Günümüzde bu dış etkenlerin en önemlilerinden birisi internet’tir. Araştırmacılar, teknoloji kullanımının öğretme-öğrenme etkinliklerine entegrasyonunun yararlılıklarından bahsetmektedir. Özellikle İnternet teknolojileri çocukların öğrenmelerini desteklemek açısından bir bakıma ilaç gibi görülmektedir. Ancak adeta ilaç gibi görünen bu teknolojilerin olumlu yanlarının yanı sıra bazı yan etkileri olabileceği de unutulmamalıdır. İnternet teknolojilerinin olumsuz sonuçlarından birisi de İnternet Bağımlılığıdır. Bu bağlamda çalışmanın temel amacına ilişkin olarak, İnternet bağımlılıı üzerinden yapılmış olabileceği tartışılmıştır. Ayrıca bu teknolojinin olumsuz etkilerinin minimuma indirebilmesi için daha önce yapılmış çalışmalardan da yararlanılarak öneriler geliştirilmiştir. Alanyazına göre 12- 18 yaş dönemi İnternet bağımlılığından çok kritik bir dönem olduğundan bu çalışmada çocuk kelimesi bu yaş dönemine ait çocukları kapsayacak şekilde kullanılmıştır.12-18 yaş dönemi Erikson’un psikososyal gelişim kurumuna göre ele alınmıştır.

 

                                                                                           GİRİŞ

Günümüzde insanlar, İnternet teknolojisini kullanmaya iten en önemli faktör şüphesiz, bu teknolojinin kendisine has esnek, görsel ve etkileşimli yapısıdır. Gün geçtikçe İnternet hayatımızın televizyon ve bilgisayar gibi bir parçası olmaktadır. Her ne kadar bu çalışmanın temel ilgisi olmasa da çocukların öğrenmeleri açısından önemli olan İnternet’in bazı özelliklerinden bahsetmek yararlı olacaktır. Öncelikle çağımızın en önemli yaklaşımlarından olan çocukların kendi öğrenmelerini kendi bireysel özelliklerine ve ilerleme hızlarına göre yapılandırmalarına olanak tanıyan oluşturmacılığın kendini en rahat hissettiği ortamlardan birisidir İnternet. Oluşturmacı öğrenmenin temel düşüncesi öğrencilerin sürece aktif olarak katılarak kendi bilgilerini yapılandırılmaları ve aynı zamanda kendi deneyimlerinden de yararlanmalıdır. Oluşturmacılık çocuğa derinlemesine düşünme, tartışma,sorgulama vb. Becerile kazandırmayı amaçlayan bir yaklaşım olduğundan, İnternet’in doğasıyla bütünleşmesi de, teknolojinin eğitim boyutuyla ilgilenenler için kaçırılmaz bir fırsat gibi görülebilmektedir. Bir başka önemli nokta ise İnternet’in çokluortam (multimedia) özelliğidir. Mayer (2001)’e göre çokluortam, kelime ve resimlerin sunum materyallerinde kullanılması anlamına gelmektedir. Bilgi sözel semboller ve resimlerle birlikte sunulduğunda, sadece sözel sembolerle sunulduğunda daha etkili bir öğrenme sağlanır. Çokluortam ilgili öğrenme ortamında çocuğun aynı anda birden fazla duyusuna etki edebilecek özelliğin bulunmasıdır. Çokluortam, bilgisinin, resim video, ses, hareketli görüntü şekline girmesidir. Bir çokluortam dökümanın düz bir metinden farklı olarak bu elementlerden birini içermesi gerekmektedir. Çocukların kendine çekebilecek, görsel, sesli hareketli ve etkileşimli yapılar İnternet’in içeriğini oluşturan en önemli unsurlarıdır. Bunlar planlı bir şekilde kullanıldığı taktirde çocukların, kişisel ve akademik gelişimlerine katkı yapacağı şüphesizdir. Dr. Young (1996)’a göre Bilgisayar ve İnternet ortamını televizyondan ayıran noktalardan en önemlisi televizyonda henüz ek yönlü bir iletişim varken, İnternet’te iki yönlü iletişimin sağlanabilmesidir.

Bilgisayar ve İnternet eve, çocuğun ödevlerine yardımcı olmak gibi masum bir amaçla girdikten sonra, pek çok sorunu da beraberinde getirebilmektedir. Örneğin, ‘’ Aşırı Kullanım ‘’. ki ne kadara kadar bir kullanım aşırı sayılabileceği konusunda henüz genel kabul görmüş, bir görüş bulunmamaktadır. Bununla birlikte çocuğun zamanının çoğunu, diğer sorumluluklarını ve sosyal ilişkilerini probleme atacak derecede İnternet kullanımıyla geçirmesi aşırı kullanım olarak nitelendirilebilir. Dahası, bu kullanımın büyük oranda ‘’oyun oynamak’’ ya da bizce ‘’etik’’ sayılamayacak diğer bir takım şekilleride ortaya çıkmasıdır. İşte ister bunun adına bağımlılık diyelim ister küçük bir sorun diyelim böyle bir durumdan şikayetçi olan insan sayısı hiç de az değildir. Bu çalışmada İnternet’in yukarıda belirtilen anlamda kullanımı İnternet bağımlılığı olarak tanımlanacaktır . İnternet bağımlılığı konusunda girmeden önce konunun anlaşılması açısından bağımlılık ve bağımlılık psikolojisine kısaca değinmek yararlı olacaktır.

BAĞIMLILIK VE BAĞIMLILIK PSİKOLOJİSİ

Bağımlılık herhangi bir alışkanlığa kişinin kendi isteği dışında etmesidir. Bağımlılık iki grupta ele alınabilmektedir.

Kimyasal Bağımlılık: Madde anlamına bağlı bağımlılıklardır. İkincisi Davranış değişikliğine bağlı bağımlılıklardır. İnternet bağımlılığı bu ikinci gruba girmektedir. Bunun yanında kumar, Aşırı yeme, Cinsellik bilgisayar oyunları oynama ve çiftlerin birbirine aşırı bağlılığı da davranış değişikliğine bağlı bağımlılıklar arasında görülmektedir. Kimyasal olmayan bağımlılıkların bağımlılık yaratıp yaratmadığını belirlemenin yolu ilaç bağımlılığı için saptanmış klinik ölçütlerle karşılaştırmaktadır. Bunun için İnternet bağımlılığı konusuna nasıl yaklaşacağımıza karar vermek açısından bağımlı bir insanın genel psikolojisinin farkında olmak bize doğru bir bakış açısı sağlayacaktır.

Dr. M.C. Orman (2005)a göre tüm bağımlılıklar tedavi edilebilir. Ancak bu süreç çoğu zaman çok zor ve sıkıntılı geçmektedir. Bağımlılıktan kurtulmak kişinin sabır, kararlılık, dürüstlük ve kendine güvenine bağlıdır. Her türlü bağımlılığın temel psikolojisi ‘’inkardır’’. Yani bağımlı insanın bağımlı olduğunu inkar etmesidir. Çoğunlukla bağımlı kimse istediği zaman barakabileceğini iddia eder. Hatta bu inkar süreci bazen öyle boyutlara varır ki, kişi işini, ailesini, sosyal yaşantısını kaybettiği halde bağımlı olduğunu inkar etmekte ısrar edebilmektedir. Bunun için bağımlılık tedavisinde il adım kişinin böyle bir soruna sahip olduğunu kabul etmesidir.

Bağımlılıkta diğer bir yanlış ise, yardım almayı reddetmektir.Kişide ‘’kendim bu sorunla baş edebilirim’’ düşüncesi hakimdir. Çoğu bağımlı ise yardım taleplerini kabul ettikten sonra yanlış kişilerden yardım istemektedir. Aile bireyleri ve veya arkadaşlar çoğu zaman yanlış yönlendirmelerde bulunabilmektedir. Bunun için bu işin uzmanlarından yardım almak gerekmektedir. Bu durumda aile bireylerine ve arkadaşlara düşen görev, bağımlıyı uzman yardımına yölendirmektedir. Bu süreçte uzman kontrolünde yardımcı olmaya çalışmaktadır.

 İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Bilgisayar bağımlılığı kavramı ilk olarak 1989 yılında Shotton tarafından ortaya atılmıştır. O zamanlar bilgisayar ve internet bu kadar gelişmediğinden Shotton  bilişim sektöründeki bir grup insanla çalışmıştır. O günlerde pek çok insan bilgisayar- internet bağımlılığı konusuna şüpheyle bakmaktaydı. Bazı psikiyatrlar böyle bi işin olmadığını savunmaktaydı. Ivan Goldberg 1995’te pek de ciddi sayılamayacak bir çerçevede bilgisayar bağımlılığı hakkında bir köşe yazısı başlaşmıştı. İnsanlar bu köşeye büyük ilgi göstermişlerdir. Gelen bu ilgiden insanların bilgisayar ve internet kullanımları ile bir takım sorunlara sahip olabilecekleri sunucuna varmak hiç de zor olamamıştı. Goldberg (1996) internet bağımlılığı rahatsız kavramını ilk olarak kullanan kişidir. Günümüzde internet bağımlılığı davranış bozukluğuna bağlı çok ciddi bir rahatsızılık olarak gören araştırmacılar vardır.

İnternet bağımlılığı , davranışa bağlı duygusal problemlere yol açacak derecede internet kullanımı olarak tanımlanabiliri. (Kim , O.S.& Hong, H.Y. 1998) Amerikan psikiyatri bilimi (1994), Akıl hastalıkları ve istatistiksel el kitabına göre internet bağımlılığı bir hastalık olarak görülmemektedir. ( APA , 2005). Maressa Hect Orzasck ‘a göre bilgisayarların ve internetin normal kullanımı ile çeşitli rahatsızlıklara yol açabilecek şekilde kullanımı arası kesin bir ayrım bulunmamaktadır. Yani günde şu kadar saate kadar olan bir kullanım normaldir ya da değildir demek olanaklı olmamakla birlikte insanlar , hayatlarını çevrelerini ve arkadaş çevrelerini, sosyal yaşantılarını ve psikolojilerini kaybedecek kadar çok internet kullanabilmektedirler. Günde 10 saat internette çevrim içi kalanların sayısı hiç de az değildir. İnternet bağımlısı olan çocuklar dışarıda arkadaşlarıyla oynamayı , okula gitmeyi ,arkadaşlık kurmayı red etmektedir. Bağımlılığın ileri safalarında çocuklar oynamadıklarında durdurulamaz hale gelmektedirler. Günde 10 saat çevrim içi kalan kullanıcılar internete girmedikleri günlerde kendilerini yorgun, depresif , ve tedirgin hissettiklerini belirtmişler. Bunun yanı sıra internet bağımlılığının pek çok fiziksel zararı bulunmaktadır. Pek çok insan internette sohbet ederken , oyun oynarken  ya da sörf yaparken fastfood tarzı yiyecekler tüketirken sağlıksız bir beslenmeyi tercih edebilmektedir. Ayrıca pek çok bağımlı baş ve sırt ağrılarından ve yeterince uyuyamamaktan şikayet etmektedir.

İnternet bağımlılığı; chat bağımlılığı, sanal arkadaşlık bağımlılığı, bilgi yükleme bağımlılığı, sanal sex bağımlılığı, kumar ve oyun bağımlılığı gibi farklı şekillerde görülebilmektedir. Bağımlıların % 35’i başkaları  ile sohbet etmek için internete bağlanırken, %2 ‘si bilgi sağlamak için interneti kullanıyor. İnternet bağımlılığı konusunda ilk çalışanlardan bir olan Dr. Kimberly Young’ a göre dünyada 1.8 milyon çocuk veya genç internet bağımlılığına tutulmuş durumdadır.

Yapılan araştırmalara göre internet bağımlısı olma  riski en yüksek olan kişiler depresif, içe dönük, yanlız kişilerdir. Daha çok çocuklar, orta yaş grubu ve öğrenciler risk altındadır. Kore ‘ de 450 orta öğretim öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada öğrencilerin %27’si  bağımlı  ya da bağımlı olma riski altındadır. Araştırmada orta öğretim öğrencileri arasında internet bağımlı eğilimini etkileyen faktörlerin; depresyon, öz denetim, sosyal etkileşim, anne – baba kontrolü ve haftalık internet kullanım miktarı olduğu belirtilmiştir. İnternet bağımlılığı ile sosyal etkileşim, internet beklentisi , anne baba desteği ve öz denetim arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır. Yapılan analizlere göre depresyon internet bağımlılığı oluşumunu etkileyen en güçlü sebep olarak bulunmuştur. Depresyon teşisli hastaların pek çoğu , konuşmalarını gerektirmeyecek sanal ortamlara yönelmektedirler. Ayrıca depresyonlu hastalar bigisayara bağlı teknolojileri çok çekici bulmaktadırlar. Yine Kore ‘ de yapılan bir araştırmaya göre 18 yaşında küçük internet bağımlısı olma riski %90 olarak tespit edilmiştir. ( Won Oak Oh, 2003, Kiesler, Siegal ve Mcguire, 1984).

İnsanların internet bağımlısı olduğu konusunda karar vermek oldukça zor bir konudur. Bununlar birlikte bireylerin kendilerinin ve çevresindekilerin incelediği pek çok vaka çalışmasından yola çıkılarak internet bağımlılığı belirtileri şu şekilde sıralanabilir (Young, 1996; Lin S.S.J. ve Tsai C. 1999)

  1. İinternet’te niyet edilenden daha uzun süre kalınması,
  2. Sık sık E-postasını kontrol etme ,
  3. Bir sonrakiinternet oturumunu sabırsızlıkla bekleme ve internet’ten çıkıldığı zamanlarda kendini gergin hissetme,
  4. Doyuma ulaşmak için her zaman daha fazla internet kulanma isteği,
  5. Diğer insanların, kişinin çok fazla internet kullandığı konusunda şikayet etmesi, internet kullanımı yüzünden aile ve çevre ile çeşitli sorunlar yaşanması,
  6. Diğer inasanların , kişinin çevrimiçi çok para harcanmasından şikayet etmesi.

  İNTERNET BAĞIMLILIĞININ ÇOCUKLARIN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre 12-18 yaşları arası çocuğun kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası yaşadığı kritik bir dönemdir. Bu dönemde çocuk kendi kimliğini sorgulamaya başlar. Çok önemli değişimler yaşadığı bu dönemde çocuk ailesinden çok akran gruplarından etkilenmektedir. Bu nedenle bu dönemde çocuklar akran gruplarından kaynaklanan antisosyal davranışlar gösterebilirler. Bu dönemde ergen , kendine onun kişiliğini etkileyecek çok önemli sorular sormaktadır. Sağlıklı bir şekilde kimliğin kazanılması için ergenin çevresindeki model alabileceği yetişkinlerin bulunması önem taşımaktadır. Anne ve Babalar çocuklarına dostluk , saygı ve sevgi temeline dayalı ilişkiler kurmalıdırlar. Eğer çocuk bu dönemde kimlik kazanma sorununu çözerse, kendine güvenen , kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürebilir ve başarılı olur. Aksi takdirde ergen henüz kişilik gelişimini tamamlayamamış çocuk gibi davranan yetişkinlerden biri olarak karşınıza çıkacaktır. ( Senemoğlu , 1998) .işte böyle kritik bir dönemde çocuğun kontrolsüz bir şekilde bağımlılığa doğru gidecek bir internet kullanımı onun çevresiyle ilgili yeterince etkileşim kurmadan kendine karşı güven ve kişilik kazanma yolunda başarısız olmasına neden olabilecektir.

Çocuğun çevresiyle doğrudan etkileşim içinde olması , onun sosyalleşmeyi öğrenme sürecini etkileyebilmektedir. Bireyde toplumsal uyumun ölçüsü, bireyin kişin çevresindeki kişilerle ilişkileri , grup çalışmasını katılabilmesi , yapıcı olması, sorumluluk yüklenmesi, birlikte yaşamanın getirdiği kurallara uyabilmesidir. (Yavuzer, 2000). O anlamda internet bağımlılığı çocuğun sosyalleşmesinde olumsuz bir etmen olarak karşımıza çıkabilmektedir. 12-18 yaş, çocuğun kişil olşumu açısından çok kritik bir dönem olması açısından arayış içerisinde olan ve özellillede çeşitli sorunlardan dolayı içine kapanan çocuklarda bu dönemde internet bağımlılığı riski oldukça yüksektir. Bu konuda yapılmış pek çok araştırma bulunmaktadır. Neilsen(2000)’e göre internet , çocuklarda sosyal izolasyon ve yanlızlığa neden olabilmektedir. Young ve Rogers (1997)’ e göre bunu nedeni internetin aşırı kullanımının, bireylerin diğer insanlarla görüşüp konuşmalarını engellemesidir.

İnternet bağımlılığın çocukların pek çok yönden sosyal yaşantılarını olumsuz etkiledikleri söylenebilir. Lin S.S.J.  ve Tsai C. (1999), 10.ve  12. Sınıf öğrencileri üzerinde yürüttükleri araştırma sonuçlarına göre internet’in aşırı kullanımının çocuğun sosyal yaşantısına etkisini 8 başlıkta toplamışlardır. Bunlar : günlük rutin yapılması gereken işler , sağlık, ailevi işler, arkadaşlık ilişkileri, anne – baba ilişkileri, okul öğrenmeleri ve öğretmenleri ile ilişkileri , internet gün geçtikçe çocukların sosyal ve kişisel gelişimlerini daha çok etkilemektedir. İnternet’in çocukların günlük yaşamlarını nasıl etkilediğine dair çok ilginç bir hikaye şöyle anlatılmaktadır: bir yurtta yapılan bir araştırmaya göre , aynı odayı paylaşan arkadaşlar , aynı ortamda bilgisayarda çalışırken birbirleriyle yüz yüze konuşmak yerine internet üzerinde sohbet yaparak anlaşmaya çalışıyorlardı. (Chou C. , Chou J. , Nay-Ching N . 1998).  Buna benzer örneklere daha sık raslanmaktadır. Çocukların interneti etkili ve amaca uygun kullanabilmeleri için yetişkilere bazı görevler düşmektedir.

                                          TARTIŞMA VE ÖNERİLER

Yapılan alan yazı incelemsi sunucunda özellikle 12- 18 yaş döneminde çocukların internet bağımlısı  olma riskinin yüksek olduğu görülmektedir. Dolayısı ile bu kritik dönemde yetişkinlre önemli görevler düşmektedir. Burada unutulmaması gereken en önemli konu çocukların henüz internet bağımlılığı gibi bir sorun yaşamadan , internet kullanımlarıyla ilgil  olarak içsel denetim ve kontrol mekanizmaları geliştirmelerini sağlamaktır. Bu anlamda aşağıdaki öneriler geliştirilebilir.

  • İnternet eğer amacına uygun kullanılırsa , kendine özgü esnek ve çekici yapısı ile çocuğun bireysel ve akademik gelişimine çok önemli katkılar yapabilen bir araçtır. Bu noktada yetişkinler internetin sadece bir araç olduğunu bilmeli ve ona özellikle çocukların yanında abartılı bir değer atfetmemeye özen göstermelidirler.
  • İnternet bağımlılığı konusunda çocuğu bilinçlendirmek ve çocuğun kendi iç denetimini sağlayabilmesi için anne – baba ve öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Yetişkinler böyle bir durumda aile çocuk intertne güvenliği sözleşmesi kullanabilir. İnternet’te pek çok sitede rahatlıkla bulunabilen bu sözleşme çocukların yetişkinlerle karşılıklı güvene dayalı oarak kendi iç detimlerini geliştirebilmelerine yardımcı olabilir.
  • İnternet bağımlılığı çocukların yalnızlaşmasına neden olabilmekte ; psikososyla gelişimlerine olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Özellikle içine kapanık ve depresif bireylerin internet bağımlısı olma riski daha yüksektir. Bu nedenle yetişikinler , çocukları sosyal izolasyona ve yalnızlığa iten etmenler konusunda bilinçli olmalı ve gerekli tedbirleri almalıdrı. Aileler çocuklarına yeterince zaman ayırarak , sorunları hakkında konuşmalı ; aile içrisinde onlara gerçekleştirebilecekleri sorumluluklar vermelidir.
  •  Çocukların 1218 yaş döneminde internet bağımlı olma riski oldukça yüksektir. Bu dönemde özellikle çocukların internet kullanımının sınırlandırılmasına dikkat edilmeli; çocuğa molalar vererek çalışma alışkanlığı kazandırılmalı; interneti amaca ve ihtiyaca yönelik nasıl kullanabileceği konusunda çocuğa rehberlik yapılmalıdır. Çelik (2007)’in de belirttiği gibi , çocuklar internetle kontrolsüz bir şekilde baş başa bırakılmayarak tatil etkinlikleri , doğa gezileri , piknikler, kamplar, sportif etkinlikler gibi sosyal etkinliklere yönlendirilmelidir. Çocukların bu dönemde farklı insanlarla tanışmak istemesi çok doğaldır. Ancak çocuklar, internet yerine doğal süreçleri kullanarak arkadaşlıklar kurmaya yönlendirilerek kendi yaş grupları ile yüz yüze iletişim kurmaları sağlanmalıdır.............

 

 

NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3390
  • 2FENERBAHÇE3386
  • 3TRABZONSPOR3355
  • 4BEŞİKTAŞ3351
  • 5RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3349
  • 6ÇAYKUR RİZESPOR3348
  • 7KASIMPAŞA3346
  • 8BITEXEN ANTALYASPOR3345
  • 9CORENDON ALANYASPOR3345
  • 10EMS YAPI SİVASSPOR3345
  • 11YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3341
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3339
  • 13MKE ANKARAGÜCÜ3337
  • 14MONDİHOME KAYSERİSPOR3337
  • 15TÜMOSAN KONYASPOR3336
  • 16GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3334
  • 17VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3333
  • 18ATAKAŞ HATAYSPOR3333
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3330
  • 20İSTANBULSPOR3316
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-GAZETE
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA