SAĞLIK
Giriş Tarihi : 27-11-2023 09:44

Türkiye kadavra organ bağışında 40, canlıdan canlıya bağışta 3. sırada

Organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak için düzenlenen etkinlik öncesi değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Mehmet Karabulut, Türkiye’nin hala daha organ bağışı konusunda yanlış bilgiler dolayısıyla yeterli seviyeye gelmediğini söyledi. Prof. Dr. Karabulut, “Dünya sıralamasında Türkiye kadavra organ bağışında 40, canlıdan canlıya bağışta 3. sırada” dedi..

Türkiye kadavra organ bağışında 40, canlıdan canlıya bağışta 3. sırada

Organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak için düzenlenen etkinlik öncesi değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Mehmet Karabulut, Türkiye’nin hala daha organ bağışı konusunda yanlış bilgiler dolayısıyla yeterli seviyeye gelmediğini söyledi. Prof. Dr. Karabulut, “Dünya sıralamasında Türkiye kadavra organ bağışında 40, canlıdan canlıya bağışta 3. sırada” dedi.
Hayati önem taşıyan organ bağışı ile ilgili aslında hemen hemen her gün toplumda farkındalık oluşturmak adına bilgilendirmeler ve etkinlikler düzenlenmeye devam ediyor. Medicana Ataköy Hastanesi de bu kapsamda babasını kaybettikten sonra herkese örnek organ bağışı ve sosyal sorumluluk projeleri ile dikkat çeken Sanatçı Bahadır Tatlıöz ile bir araya geldi. Hastanenin Genel Cerrahı Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Karabulut’un da sağlık perspektifinden değerlendirmelerde bulunduğu seminerde katılımcılarla konunun hasiyeti ve aciliyeti paylaşıldı.

“Binlerce insan sırada bekliyor”
Hayat kurtaran organ bağışı ile ilgili Türkiye’de hala daha yeteri kadar farkındalık oluşmadığını ve bu sebeple de binlerce insanın sırada beklediğini hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Her ne kadar son zamanlarda organ bağışı ile ilgili farkındalıklar artsa da henüz istediğimiz seviyeye maalesef ulaşamadık. En son 2021 verilerine göre ülkemizde yaklaşık 50 bin civarında organ bağışı için sırada bekleyen insanlar vardı. Bu insanlardan yalnız 2 bin 800 kişiye organ bağışı gerçekleşmişti” dedi.

“Kadavradan organ bağışında 40, canlıdan canlıya bağışta 3. sıradayız”
Bağışların bu kadar az olmasının en büyük sebebinin yanlış bilgiler olduğunun da altını çizen Prof. Dr. Karabulut aynı şekilde canlıda canlıya organ bağışı konusunda insanların ne kadar yardımsever olduğunu da vurguladı. Karabulut sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bizim insanlarımız aslında gayet yardımsever. Bu konuda sadece yanlış bilgilerden dolayı ülkemizde organ bağışı yeteri seviyede değil. İdeal olan kadavradan bağıştır. Yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleştikten sonra kadavradan organ nakli yapılması daha çok istediğimiz bir şey ama bu konuda maalesef gerideyiz, dünya sıralamasında yaklaşık 40. sıradayız. Fakat canlıdan canlıya bağışta 3. sıradayız.”

“Organ bağışı demek miras bırakmak demektir”
“İnsanlarımız bağış konusunda yanlış bilgilere sahipler. Özellikle beyin ölümünün gerçekleşmesini yanlış algılıyorlar. Şöyle ki beyin ölümü gerçekleştirdikten sonra bu insanların tekrar yaşama olasılığı tıp literatürüne göre yüzde 0. Fakat yakınları beyin ölümü gerçekleşse bile ‘Acaba hastamız tekrar yaşayabilir mi, geri döner mi?’ diye düşünüyor. Fakat beyin ölümü gerçekleştikten sonra biyolojik ölüm de en geç 2 ile 7 gün arasında meydana geliyor. Diğer sebep de kişilerin beden bütünlüğünün bozulmasından korkmaları. Hâlbuki ki biz organ bağışı yapan kadavradan organı aldığımızda aynı ameliyat titizliğinde çalışıyoruz ve vücudun bütünlüğünü koruyoruz. Ölen insanın organları da bedeni gibi toprak olacaktır ve hiçbir işe yaramayacaktır. İnsanlarımızın daha fedakâr ve bilinçli olması gerekiyor. Aslında organ bağışı demek miras bırakmak demektir.”

“Babam hala birilerinde yaşıyor ve birilerinin yaşamasına vesile oldu”
Babasının beyin ölümünden sonra organları vasıtasıyla başka bir aileye umut olduklarından dolayı duygularını ifade eden Sanatçı Bahadır Tatlıöz ise, “Organ bağışı ile sizden sonra da aslında umudu kalmayan insanın ailesiyle tekrar buluşmasını sağlıyorsunuz. Biz bunu şahsen deneyimledik. Bizim için acı bir tecrübeydi ama diğer aile için bir umut oldu. 2021 senesinde babamızı beyin kanamasından kaybettik. Nihayetinde acı da olsa kabullenmemiz gereken beyin ölümü gerçekleşmişti. Beyin ölümünden sonra ailecek bize bir fırsat doğdu. Babamızı kaybettik ama babamızın başka bedenlerde yaşayıp başka insanların hayatlarına dokunma ihtimali vardı. Karar verirken pek tereddüt etmedik. Tercihimizi hemen yapıp sonra da bu konunun hep takipçisi ve destekçisi oldum. Ölmüş bir bedene zaten zarar veremezsiniz, sonunda da iki seçenek kalıyor; babamızın işe yarar organlarının toprağa gidip çürümesi ya da babamın başka bedenlerde tekrar hayat bulması. Babam hala birilerinde yaşıyor ve birilerinin yaşamasına vesile oldu” dedi.