SAĞLIK
Giriş Tarihi : 06-04-2021 14:03   Güncelleme : 06-04-2021 14:03

Lösemiyi iki kez yendiği üniversite hastanesinde hasta çocuklara umut aşılıyor

 Lösemiyi iki defa yenen 23 yaşındaki Yasin Dilek, şimdi lösemili çocuklara manevi destek sunmanın mutluluğunu yaşıyor.

Lösemiyi iki kez yendiği üniversite hastanesinde hasta çocuklara umut aşılıyor

 Lösemiyi iki defa yenen 23 yaşındaki Yasin Dilek, şimdi lösemili çocuklara manevi destek sunmanın mutluluğunu yaşıyor.

Bursa'da henüz 3,5 yaşındayken lösemi teşhisi konulan ve 5 yıl süren tedavi sonucu hastalığını yenen Dilek, 2011'de yapılan kontrollerde hastalığın yeniden nüksettiğini öğrendi.

- Hastanesinde tedavi gördüğü üniversiteyi kazandı

İkinci tedavisinin ardından sağlığına kavuşarak eğitimine devam eden ve sonrasında hastanesinde tedavi gördüğü Bursa Uludağ Üniversitesini (BUÜ) kazanan Dilek, şimdi hem Otomotiv Teknolojisi Bölümü'nde öğrenimine devam ediyor hem de lösemili çocuklara moral vermek için katıldığı ve 2017'de Gençlik Kolları Başkanı seçildiği Bursa Lösemili Çocuklara Yardım Derneği (LÖDER) çatısı altında faaliyetlerini sürdürüyor.

Yasin Dilek, AA muhabirine, lösemiyle çok küçük yaşta tanıştığını söyledi.

Uzun tedavi sürecinin ardından hastalığı iki defa yendiğini belirten Dilek şöyle konuştu:

"Tedavim bitince LÖDER'e katıldım. Sağ olsunlar beni gençlik kolları başkanlığına seçtiler. Bu süreçte Kovid süreci bizi biraz durdurdu. Normalde hastaneye gelip hasta yakınlarıyla konuşuyorum. Hasta çocuklarla konuşup sohbet ediyorum onlara moral vermek için. Çünkü bu hayatta boşuna yaşamış olmadığımızı düşünüyorum. Bu hastalığı yaşadıktan sonra bildiğim için 'İnsanlara yardımcı olayım.' dedim. Tedavi gördükten sonra hastaneye girmek istemeyen çok arkadaşım da var çünkü psikolojik olarak ağır bir süreç ama çok şükür ben o şekilde düşünmüyorum. Ne kadar faydam olursa, onlara yardımcı olmak için buralardayım hep."

Kendisini sağlıklı bir şekilde gören ailelerin moral bulduğunu anlatan Dilek, "İnsanlar somut bir şey gördüğü zaman; bak iyileşmiş, ayağa kalkmış, yürüyor, okula gidiyor, bunları görünce daha farklı oluyor. Motive oluyorlar, umutları daha da artıyor. Zaten her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da moral önemli. Ben de elimden geldiğince moral vermeye çalışıyorum." dedi.

Dilek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Elbette insanın umudu oluyor ama bu şekilde üniversiteye geleyim, kampüste gezeyim, arkadaşlarım olsun falan, bunlar biraz hayaldi benim için ama kendi üniversitem, kendi şehrimde olduğum için şu an çok mutluyum. Çocuklara faydalı olabilmek için onlara yakın olduğuma da mutluyum çünkü hemen hemen her gün okuldan çıktığım zaman doktorlarımı ziyaret ediyorum. Çocuklardan haber alıyorum, istiyorlarsa tekrar görüşeyim diye."

- "Yasin, bütün hastalara bir umut kaynağı olmalı"

Yasin Dilek'in o süreçte tedavisini yapan BUÜ Çocuk Hematoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve LÖDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Adalet Meral Güneş de onun bütün hastalara bir umut kaynağı olması gerektiğini belirtti.

Onunla henüz çok küçükken tanıştıklarını anlatan Güneş, "O zamandan beri biz hep yanında olduk. Arada hastalığının tekrar süreci oldu, onu da başarılı bir şekilde tedaviyle atlatabildi." dedi.

Güneş şunları söyledi:

"Bugünkü koşullarda çocukluk çağı akut lenfoblastik lösemilerinde, yüzde 10-15 tekrar edebilme özelliği olabilen vakalar var. Önemli olan bu vakaları önceden öngörerek tedavilerini daha sıkı ve sağlam yaparak tekrar riskini azaltabilmek. Tekrar riskini sıfırlayan bir yöntem yok ama biz belirli kriterlere göre öncesinden kanser hücresinin biyolojik davranışının nasıl gideceğini görerek, o hastaların tedavilerini buna göre ayarlamaktayız. Tekrar riski yüksek olan vakalarda daha yoğun ve daha yüksek dozlarda kemoterapiler vererek tedavi şanslarını artırabilmekteyiz.

Bazı vakalarımızda da kök hücre nakli yaparak ilk tam remisyonda veya tekrar ettiği süre zarfında yeniden sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sağlamaya çalışmaktayız. Bugün kanser kemoterapilerinde hedef tedaviler, direkt kanser hücresini hedefleyen tedavilerle hem çok başarılı sonuçlar alınabilmekte hem de daha az toksik yan etkilerle karşılaşmaktayız. Tabii bütün bunlar için Türkiye'deki özellikle deneyimli merkezlerde hastalarımızın tedavi edilmelerini isteriz."