EĞİTİM
Giriş Tarihi : 26-11-2021 22:11

'İstanbul Eğitim Zirvesi' farklı ülkelerden akademisyen ve uzmanları ağırladı

Türkiye Maarif Vakfı tarafından ilki çevrim içi ortamda düzenlenen ve Anadolu Ajansının "Global İletişim Ortağı" olduğu zirvenin ikinci gününde de dünyanın farklı ülkelerinden akademisyen ve uzmanlar bir araya geldi. -

'İstanbul Eğitim Zirvesi' farklı ülkelerden akademisyen ve uzmanları ağırladı

 

Türkiye Maarif Vakfı (TMV) tarafından "Eğitimde Yeni Eğilimler ve Dönüşüm" temasıyla ilki çevrim içi ortamda düzenlenen ve Anadolu Ajansının "Global İletişim Ortağı" olduğu İstanbul Eğitim Zirvesi'nin ikinci gününde de dünyanın farklı ülkelerinden akademisyen ve uzmanlar bir araya geldi.

Zirvenin son gününde, "Eğitim ve Kalkınma" oturumunda konuşan Wageningen Üniversitesi Ekoloji Profesörü ve UNESCO Sosyal Öğrenme ve Sürdürülebilir Kalkınma Masası Başkanı Arjen Wals, eğitime yatırım yaparken gerçekten sürdürülebilir gelişime ve kalkınmaya da yardım edildiğinin düşünülmesi gerektiğini ifade etti.

Sosyal ve kültürel gelişim ile ekonomik kalkınmanın dengeli olması gerektiğini ve kalkınmanın ekolojik sınırlar içerisinde gerçekleştirilmesinin önemli olduğunu belirten Wals, "Toplumumuzdaki becerileri nasıl geliştirebiliriz ki sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimimiz de aynı şekilde bu ekolojik sınırların içerisinde gelişmeye devam edebilsin. İnsan türü olarak bizim sınırlarımızın ötesine hiç çıkmadan, iklim, biyoçeşitlilik gibi şeylere zarar vermeden gelişmeyi devam ettirebilmek üzerine düşünmemiz lazım." diye konuştu.

Wals, çok kritik bir şekilde eğitim yatırımı yapılması gerektiğini kaydederek, "Eğitimin toplumda neye destek olduğunu ve neye karşı geldiğini kesinlikle düşünmemiz lazım. Bütün eğitim tarzları sürdürülebilir gelişmeye ve kalkınmaya destek olacak değildir. Eğer bu yaptığımız yatırımların, sosyal, ekonomik ve doğal sonuçlarını düşünmeyeceksek sonunda sıkıntılar ortaya çıkabilir. Sadece ekonomik kalkınmayı düşünecek olursak ve diğer tarafları göz ardı edersek hem gençlere hem yaşlılara dünyada daha verimli çalışanlar olmalarına destek olabilir ama daha çok eğitim her zaman iyi olan şey değil. Eğitimin kalitesi en önemli olan noktalardan biri. Kesinlikle kaliteye ve erişime odaklanmamız, ekolojik sınırlarımızın farkında olmamız lazım. Bunları düşünerek daha sürdürülebilir bir dünya için yatırım yapabiliriz." değerlendirmesini yaptı.

"Kalbin eğitimi yapılmadan aklın eğitimi yapılamaz"

Oxford Üniversitesi Müslüman Toplum Ekonomileri'nden Kıdemli Uzman Adeel Malik, ulusal yapı ve egemen bir ülkenin oluşturulması açısından eğitimin rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Malik, genel olarak her zaman ekonomik geri dönüşün düşünüldüğünü, eğitimin enstrümantal değerinin hesaplanmaya çalışıldığını, kalkınma, gelişme, ekonominin genişlemesine eğitimin yardımcı olduğunun bilindiğini ifade etti.

Yüksek eğitim alma miktarlarının düşmeye başladığının görüldüğünü ve meslek üretimi durumunun çok değiştiğini aktaran Malik, şöyle devam etti:

"Orta Doğu'da da orta sınıf insanların eğitime bel bağladığını görüyoruz kamu işlerine ulaşabilmek için. Fakat yeterince yükseköğretim isteyen iş sayısı yok maalesef ve ulusun kalkındırılması için eğitimin kullanılması önemli bir şey. Bunun bir değer enstrümanı olarak kullanılması değil aslında içsel bir yapı, özellik, ülkenin bir parçası olarak düşünülmesi lazım. Buradaki Birleşmiş Milletlerin ve diğer organizasyonların ortaya koyduğu sürdürülebilirlik hedeflerinin dışında aynı zamanda bunu bütünsel bir yapı olarak düşünmemiz lazım. Kalbin eğitimi yapılmadan aklın eğitimi yapılamaz. Bu eğitimin çok fazla bir işe yaradığını göremeyiz. Burada psikoloji olarak da eğitim çok önemli. Öğrencilerimizin içindeki gerçek potansiyelin ortaya çıkarılması çok önemli. Bizim kim olduğumuzun, bağlamımızın anlaşılması için çok önemli."

Malik, şu anda karşılaşılan en büyük sorunlardan birinin, Müslüman toplulukların büyük çoğunun aynı zamanda otoriteryan topluluklar olması ve eğitimin aynı zamanda politik olarak kullanılması olduğunu belirtti.

Eğitimin sadece istihdam ve belge almak için kullanıldığını, insanların egemen ve özgür bireyler olduğu bir amaç için kullanılmadığını söyleyen Malik, şunları kaydetti:

"Bu sadece otoriteryan ülkeler için geçerli değil. Gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunda, buradaki eğitim sistemlerinin tasarlanmasıyla ilgili dış ülkelerden de çok fazla etki var. Ama gelişmekte olan ülkelerde, eğitimi alan kişilerin buradaki eğitim sisteminin tasarlanmasında pek bir girdisi yok. Sadece beynin değil aynı zamanda kalbin de eğitimi olmak zorunda. Kalbin eğitimi aydınlanmış bireyler oluşturabilecek bir yapıdır. Şu anda bireysel de olsak, devlet yapısı da olsa birinin kazancı hep bir başkasının kaybı oluyor maalesef. Dünyaya bakış açımızı herkesin kazanabileceği sistemlerle geliştirebileceğimiz ve içsel olarak eğitimin de kalbi de odakladığı bir sistem olarak düşünebileceğimiz bir şekle dönüştürülmesi gerekiyor."

"Üniversitelerin insan kaynaklarının geliştirilmesi için dünyanın ihtiyaçlarına karşılık verebilmesi gerekir"

New York Tirana Üniversitesi Rektörü Erkan Erdemir, insan kaynaklarının düzgün bir şekilde eğitilebilmesi için yükseköğrenimdeki standartlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Erdemir, ulusal ve bölgesel gelişime destek olan üniversitelerin iki önemli faktörü bulunduğunu ve bunlardan birinin "araştırma" konusu olduğunu belirtti.

Araştırma konusunun "ülkelerde var olan temel problemlerin bilgilerini kullanarak, bir şekilde çözüm üretmeye çalışmak" şeklinde düşünülebileceğini söyleyen Erdemir, şöyle devam etti:

"İnsan kaynaklarının geliştirilmesi, kullanılması ve mezunlarının yeterli beceriye sahip olması için dünyanın ihtiyaçlarına karşılık verebilmesi gerekir. Uluslararası standartlara ve hedeflere hem araştırma hem öğretim açısından ulaşılması gerekiyor. Burada alanlara ve buradaki enstitülerin ekolojik durumlarına bakmamız, bölgesel durumlarını düşünmemiz lazım. Üniversitelerin, diğer üniversitelerle, devletlerle ve sosyal diğer aktörlerle de iletişim halinde olması gerekli. Uluslararası standartlara ulaşabilmek için aynı zamanda yükseköğrenim enstitüleri kalite kontrol sistemlerine de dahil olmak zorundalar. Bildiğimiz birçok uluslararası standarda dahil olmak zorundalar. Kendi iç kalite standartlarını da oluşturmaları lazım. Araştırmalarında yüksek standartları kullandığını gösterebilmek ve akademik çalışanların deneyimini güçlendirebilmek için akademik iş birliğini de ortaya koymaları gerekir. Buradaki sanal eğitim sistemleriyle de kendi müfredatlarını birleştirerek eğitim kalitelerini artırabilirler."

"Eğitimin Yeniden Modellenmesi" oturumunda ise Brown Eğitim Politikaları Merkezi, Brookings Enstitüsü Kıdemli Üyesi Michael Hansen, Genç Başarı Eğitim Vakfı Operasyon Direktörü Caroline Jenner, Öğrenim Politikası Enstitüsü'nden Kıdemli Araştırmacı Tony Wagner, Cambridge Üniversitesinden Eğitim Profesörü ve Dijital Eğitim Geleceği Merkezi Direktörü Rupert Wegerif ve Fütüristler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aykut yer aldı.